{facility:0} Spil Dağı adını, kendi toprağında yetişen ve Manisa lalesi olarak da anılan bir lale türünden alıyor. Bu lale aynı zamanda Osmanlı döneminde Manisa’dan İstanbul’a götürülerek meşhur Lale Devri’ni de başlatmış. Ama dağın özellikleri bununla sınırlı değil. Eski Yunan mitolojisinde birçok hikayede adı geçen Spil Dağı, eteklerindeki antik kalıntılarla Bizans döneminde ve daha öncesinde de en kahraman dağlardanmış. {product:46725}
Spil Dağı’nın jeolojik özelliklerine gelirsek; Manisa’nın 24 km kuzeyinde konumlanan dağın en yüksek zirvesinin adı Karadağ ve burası 1517 metre yükseklikte. Kanyonları, mağaraları, ormanları ve arada sürpriz yapan gölleriyle cennet gibi bir doğa seyreyleyeceğiniz dağ 1969’da Milli Park ilan edilmiş. İyi ki de edilmiş, çünkü 76 tür endemik bitkisiyle, dalları gülümseyen çeşit çeşit ağacıyla, rengarenk siklamenleri, gelincikleriyle ve karacası, sincabı, porsuğuyla gerçekten de korunmasa olmazmış.
{ad:0}Spil Dağı’nın hikayesinde meşhur Yunan tanrılarının büyük rolü var. Yedisi kız, yedisi erkek, sürüsüne bereket 14 çocuk doğuran Tanrıça Niobe’nin doğurganlığını kıskanan Tanrıça Leto’nun başının altından çıkmış her şey. Çünkü Leto’nun biri Apollon diğeri Artemis olmak üzere sadece 2 çocuğu varmış ve Niobe’nin ikide birde doğurganlığını övmesinden de bıktıkça bıkmış. Bu yüzden iki çocuğunu yamacına alıp Niobe’ye ceza vermelerini istemiş. Apollon ile Artemis annelerinin direktifiyle Spil Dağı’ndan fırlattıkları oklarla Tanrıça Niobe’nin tüm çocuklarını öldürmüş. Niobe yaşadığı acıyla ve döktüğü gözyaşıyla Tanrı Zeus’tan çocuklarının başında taşa dönüşmeyi istemiş. Zeus’un bu isteği kabul etmesiyle de bizim Ağlayan Kaya Niobe dediğimiz efsane doğmuş. Dağın eteklerindeki bu kaya aslında bir yeryüzü oluşumu olsa da, başını önüne eğmiş ağlayan bir kadın gibi görünmesi efsaneyi hiç unutturmamış. {product:115}
Spil Dağı’nın bu hikayedeki ismi Sipylos Dağı ve sadece Ağlayan Kadın Niobe’nin değil, erkek kardeşi Pelops’un da bu dağdaki Yarıkkaya bölgesinde izleri var. Bu efsaneye göre de Lidya Kralı Tantalos dağda bir kale yaptırmış ve kalenin bitmesini de oğlu Pelops’u kesip tanrılara sunarak kutlamış. Frig sanatından kesitler sunan ve ‘’Pelops’un Tahtı’’ olarak anılan bir sunak eser de göreceğiniz dağ, bu vahşet mitolojiyi hatırlatıyor maalesef! Dağın Akpınar Bölgesinde yer alan kayalara işlenmiş Kybele figürü de Hititlerden kaldığı düşünülen bir diğer tarih hazinesi.
31 Mayıs 1963’de vefat eden ama gönüllerde hala ‘’Manisa’nın Koruyucusu’’ olarak yaşayan Ahmet Bedevi’yi rahmetle analım. 1899 Irak doğumlu bir Türkmen olan Ahmet Bedevi, bütün ömrünü Spil Dağı’nı ağaçlandırmaya adamış gerçek bir doğasever. Dağda yaşadığı ve yaz kış şortla gezdiği için adı Manisa Tarzanı olarak kalmış. Yunan mitolojisine karşı bir Türk efsanesi diyelim bu hikayeye de. Her yıl 31 Mayıs geldiğinde heykelinin önünde anılan bir efsane…
Spil Dağı’nın en can alıcı özellikleri ile ''iyi tırmandık ama'' dedikten sonra tanışacaksınız. Şehri minicik bir lego kenti gibi görmeye başladığınızda sürüler halinde gezen Yılkı atlarıyla karşılaşmanız muhtemel. Osmanlı döneminde şehzadeler için seçilen atlar dağın Atalanı denilen bölgesinde doğaya bırakılır, bir nevi doğanın eğitimine güvenilirmiş. O zamandan bu zamana bölgede yaşayan atların günümüzdeki sayısı 1500 civarında. Vahşiler ve yanlarına 100 metreden fazla yaklaşmanıza izin vermiyorlar. Manisalılar onlara ‘Spil’in özgür bekçileri’ diyorlar.
Bir de deniz seviyesinin 600 metre üzerinde seyreden ve adını içindeki sülüklerden, süsünü de çevresindeki sarı papatyalardan (kışın da donup cama dönüşüyor) alan bir göl var ki, kenarında durup seyre dalmak ömre bedel! Bu göl etrafında genellikle kamp yapılıyor. Eğer doğada yıldızlara bakıp uyumak isterseniz ve hali hazırda bir çadırınız da varsa Spil Dağı’na doğru düşün yola!
Yürümenin mevsimi yok ama baharda yürüdüğünüzde burnunuza daha çok çiçek kokusu çalınacağı kesin. Kışın kar seviyesine göre önlem alıp yine yürüyebilirsiniz. Dağdan inip şehre girdiğinizde kendinizi pamuk gibi, yanaklarınızı da daha al hissedebilirsiniz.
Dağın zirveleri her mevsim rüzgarlı, bu yüzden de yamaç paraşütü için ideal. Eğer tecrübeniz varsa ve aşağıya baktığınızda başınızı döndüren şey sadece mutluluk oluyorsa neden denemeyesiniz?
İnleri, kanyonları ve dolinleriyle Spil Dağı kaya tırmanışçıları için sanatsal bir parkur. Ayrıca mağara keşifleri de heyecan verici. Tecrübe edenler yine geliyor, gelmişken de kamp yapmadan dönmüyorlar. Sülüklügöl Ayvacık Kanyonu, Yarıkkaya Kanyonu gibi tırmanış rotaları ise dağdaki en popüler noktalar.
Spil Orman Köşkleri: Manisa’nın merkezine 25 km mesafedeki tesis, Spil Dağı Milli Parkı sınırları içinde. İçinde mutfağı ve bir şöminesi olan bu küçük evler, her mevsimi tadında yaşamak ve bir dağ konaklaması nasıl olur görmek için birebir. Tesisin içinde küçük bir market olmasına rağmen gelirken Manisa’dan alışverişinizi yapıp gelmeniz önerilir. Dilerseniz yemeğinizi kendiniz yapabilir, dilerseniz restoranında yiyebilirsiniz. Spil Orman Köşkleri’nin atmosferinin karda daha bir güzel olduğunu da ayrıca belirtelim.
{product:33912}Looks Hotel: Looks Hotel şehir merkezinde olup, odalarından Spil Dağı’nın manzarasını izleyebilirsiniz. 41 odalı otelde sade bir konfor, açık büfe kahvaltılarında ise bol çeşitli sunumlar sizi bekliyor.
{product:28111}Oruçoğlu Oreko Otel: Bir Afyonkarahisar markası olan Oruçoğlu aynı kalitedeki hizmet anlayışını ‘Şehzadeler Kenti’ Manisa’ya da taşımış. 78 odalı otelde konforlu bir konaklamanın yanında, nefis lezzetler, içinizi ısıtacak güler yüzler ve kaliteden şaşmayan bir hizmet anlayışı bulacaksınız.
{product:14555} {search:manisa-otelleri,Manisa Otelleri}