Bazen seyahat filmlerindeki "her şeyi geride bırakıp gitme"ye öykünürüz. Kimi zaman, bize sağladığı hayaller sayesinde kendi yapmak istediklerimizi de belirleriz. Ayrıca bazen de yalnızca bir seyahat filmi seyretmenin iyi hissettiren duygularına sığınırız. İzleyeceğiniz harika bir seyahat filmi arıyorsanız sizin için seçkimizi inceleyebilirsiniz!
{ad:0}Konusu: Kimileri için sıkıcı, kimileri için akıcı olan bir Johnny Depp filmi. Johnny Depp'in alkol problemi olan bir gazeteciyi canlandırdığı film de bizi en çok etkileyen şey ise hiç şüphesiz Porto Rico sahilleri oldu. Film bittikten sonra kendimizi Porto Rico seyahati planlarken bulduk mesela.
Türü ve Süresi: Dram, 2 saat
Oyuncular: Johnny Depp, Amber Heard, Aaron Eckhart, Richard Jenkins, Giovanni Ribisi
IMDb: 6.1 / 10
Leanorda Di Caprio'nun henüz toy bir delikanlı olduğu zamanlarda izleyiciyle buluşmuş bir film. Filmdeki o bembeyaz kumsallar ve masmavi denizin, adeta bir kartpostal tadında bizlere sunulduğu Kumsal, acilen tatile çıkma isteğini tavan yaptırıyor, bizden söylemesi.
Gerçek hayatta da sıklıkla başımıza gelen mantıksal ve duygusal çatışmanın örneklerini gözler önüne seren Seven Years In Tibet, Avustralyalı bir dağcının -ki bu dağcı Brad Pitt oluyor- iç hesaplaşmalarını anlatan etkileyici bir film olması dolayısıyla tavsiye olunur.
Öncelikle Jack Nicholson ve Morgan Freeman gibi iki ustayı aynı karede görmenin güzelliği bile bu filmi izlemek için yeterli bir sebep. Her izleyişinizde elinize kalem-kağıdı aldırtacak ve kendinize sürekli ‘yapılacaklar listesi' hazırlatacak bir film The Bucket List.
İşte başka bir güzel bir ''yol'' filmi. Seyahat ile ilgili filmleri çok seviyoruz. Ama The Way'in yeri biz de çok ayrıdır. Seyahatperest olan oğlunun yürüyerek başladığı St. James Way rotası yolculuğu talihsiz bir son ile bitmesine razı olmayan ve onun hayallerini gerçekleştirmek için her şeyini bırakıp, oğlunun kaldığı yerden devam eden bir adamın öyküsü. Gerçekten çıktığı yolculukta kendisini tanıyan, zorluklarla yüzleşen, konfor eşiğini hayli aşan bir adamın öyküsünü izleyeceksiniz. Hem oğlunun hayalini gerçekleştiriyor hem de kendisini yolda keşfediyor. Filmin sonunda ise seyahat kolik olduğunu ve Dünyayı dolaşmaya devam ettiğini görüyoruz. Değişen mekanlar ve dostluklar akıp giderken, içinizde yeni yerler görme isteği daha da bir perçinleşecek.
İzlerken ağzınızdan, burnunuzdan adrenalin fışkıracak, sonrasında ise karnınızda hafif sancılar hissedeceksiniz. Ancak her seyahat severin, daha doğrusu tek başına seyahate çıkmaktan hoşlananların mutlaka izlemesi gereken bir film. Yaşamak gerçek bir tutkudur, yeni yerler görmek ise tutkunun ötesinde bir şeymiş meğer…
Türk asıllı Alman yönetmen Fatih Akın'ın yönetmenliğini üstlendiği In July, gerçek anlamda içimizi ısıtan bir yol filmi. Film o kadar aydınlık ki, kendinizi birden arabayla Ege turu planlarken bulabilmeniz olası.
Bir başka güzel "yol" filmi fakat bu sefer motosiklet ile. Che Guevara'nın 1950'lerde henüz devrimci değilken arkadaşı ile yaptığı Güney Amerika yolculuğunu konu alıyor film. Ernesto Che Guevara'nın motosikletle yaptığı gezisinde aldığı notlara dayanan The Motorcycle Diaries, rengiyle, duygusuyla, gerçekten yaşadığınızı hissettiren bir film. Ayrıca efsane müzikleriyle de adından çok söz ettirmiştir zamanında. Hikaye Arjantin'den başlayarak tüm Latin Amerika'ya kadar gidiyor. Bir nevi yaşadıkları coğrafyayı keşfediyor bu iki güzel adam.
Amerikalı bir genç, Fransız bir sarışın ve Viyana… Before üçlemesinin ilk filmi olan Before Sunrise diyaloglarla süslü bir aşk filmi. Onlar sohbet ederken, siz de kısa bir Viyana turuna çıkmış gibi hissedebilirsiniz kendinizi. Bir de her gencin hayali olan interraile daha da bir sıcak bakmaya başlayabilirsiniz.
Sezar'ın hakkını Sezar'a vermeli. Into The Wild, bizce gelmiş-geçmiş en iyi seyahat filmlerinden. Yeni yerler görme isteğiyle yanıp tutuşan herkesin bu filmi kesinlikle seyretmesi gerekiyor. Özellikle kafayı gezmek, tozmak, keşfetmek ile bozmuş arkadaşların favori filmidir Into The Wild. Film bittiğinde her şeyi bırakıp gitme isteğinden kast ettiğimiz şeyin ne olduğunu çok iyi anlayacaksınız. Kendini bulmanın, kapitalist düzene meydan okumanın, insanın kendi sınırlarını zorlamasının güzel bir örneğidir bu film her ne kadar sonu kötü bitse de.
Aslında bu bir "kendini keşfetme, sınırları zorlama" filmi değil. Ama Dünyada ne kadar muhteşem yerler olduğunu kanıtlayan bir film. Özellikle filmin çekildiği yerler efsane güzellikte. Merak edip film hakkında yıllar önce araştırma yaptığımda, yönetmenin ekibi ile birlikte 18 ülke ve 26 farklı mekanda çekim yaparak bu filmi gerçekleştirmiş. Mekanlar ise tam anlamı ile görsel bir şölen şeklinde izleyiciye sunulmuş. Nereler yok ki... Güney Afrika, İtalya, Türkiye, Hindistan, Arjantina, Fiji, Çek Cumhuriyeti, Mısır, Çin, Bolivya... Daha da sayamıyoruz.
Heima, aslında bir müzik belgeseli. İzlanda'lı Post rock grubu Sigur Ros'un 2006 yılında İzlanda'da çıktığı turneyi ele alıyor fakat muhteşem İzlanda görüntüleri eşliğinde. Özellikle açık havada verdikleri konser mekanları İzlanda’nın mükemmel doğası ve sessizliği içerisinde. Belgeseli izledikten sonra İzlanda’ya gitme isteğinizin artacağından emin olabilirsiniz.
Seyahat Filmleri içeriğimizi de keşfedin!