{ad:0} Bunu belki yüzlerce kez duymuşsunuzdur ama sonbaharda tatil yapmanın en güzel yanlarından biri de bu değil mi? Şahsen bunu deneyimlemiş bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki, kalabalığın olmadığı yerde daha özgürce hareket edebiliyorsunuz. Bu da tatilinizi daha keyifli kılıyor haliyle.
Çocuklu aileler kızmasın ama özellikle çalışan çocuksuz kesim için bu büyük bir avantaj olabiliyor. Çünkü kimi zaman çocuklar başlı başına bir gürültü kaynağı olabiliyor. Havuz kenarında çocuk çığlıklarından okuduğum kitaba konsantre olamadığımı biliyorum. Eğer çok yoğun çalışan biriyseniz, özellikle Akdeniz Bölgesi tam kafa dinlemelik şu an. Kitabınızı evinizde değil, Adrasan’da şezlong üzerinde de okuyabilirsiniz yani.
Eh, sonbaharda tatile çıkmanın bir takım ekonomik avantajları var tabi ki. Mesela benim sezon boyu iç geçirdiğim ancak neredeyse bir yurt dışı tatil fiyatına eş değer ücretlerde olduğu için gidemediğim çok otel oldu. :( Sonbaharda bir nebze de olsa düşen fiyatlarla odanızı bir üst seviyeye (upgrade) çıkarabiliyorsunuz, hem de ücretsiz olarak. Yani standart oda fiyatına junior süitte kalabiliyorsunuz. Sonbaharda bu tarz avantajlar da tatilinizi unutulmaz kılıyor haliyle.
Yüksek sezonda bir hayli maliyetli olan uçak ve otobüs bileti fiyatları da bu mevsim normale dönüyor. Hatta çok sayıda havayolu şirketi Antalya ve Muğla gibi bölgelere ucuz uçak bileti kampanyaları düzenliyor. Eh, hem otel hem de ulaşım maliyetleri aza inince de oldukça ekonomik bir tatil yapmış oluyorsunuz.
İşin en güzel kısımlarından biri de havanın mis gibi olması. Sonbaharda nem oranı düşüyor, güneş ise kavurucu sıcaklığını azaltıyor, ortaya da pudra gibi bir hava çıkıyor. Böyle hafif bir meltem eşliğinde güneşlenmenin tadına varıyorsunuz. Yapış yapış olmuyorsunuz bir kere. Özellikle şort ve ince hırka kombinini sevenler için bulunmaz bir hava hakim oluyor sonbaharda.
Bu sadece bir motivasyon kaynağı. Çoğu arkadaşınız ofislerinde çalışırken siz Akdeniz güneşi altında sakince güneşleniyor, kitap okuyorsunuz. Düşüncesi bile bu kadar güzelken, bunu yaşamak harika bir deneyim olacaktır sizler için. Bunun bir artısı da yaz mevsiminin henüz sizin için bitmediği hissiyatı. Döndüğünüzde kendinizi kış mevsimine hazırlamış oluyorsunuz.
Bu da sıklıkla söylenen şeylerden biri. Ancak yazın kavurucu sıcaklarında antik kent gezmek, müze ziyaret etmek gibi şeyler zor geldiği için, gittiğimiz bölgenin önemli noktalarını kimi zaman es geçiyoruz. Buna en klişe örneklerden birini verelim; Bodrum Kalesi’ni görmeden Bodrum’dan dönüyoruz mesela. Ancak sonbaharda yumuşayan havaların etkisiyle tarihi ve kültürel mekanları keşfetmek daha rahat oluyor.
Tatilin tadını ne kaçırır diye sorsalar, düşünmeden bu ikisini söylerim kesinlikle. Şezlong bulabilecek miyim sorunsalı insanı gerçekten geriyor. Aynı şey restoranlar için de geçerli. Hele bir de o restoran bölgenin en ünlü restoranlarından biriyse. Sonbaharda kalabalığın çekilmesiyle birlikte bu iki problem de ortadan kalkıyor. Size de tatilin tadını çıkarmak kalıyor.
Çünkü nereye giderseniz gidin, sonbaharın etkisinden olsa gerek etrafın atmosferi bir başka oluyor. Doğanın renkleri değişiyor her şeyden önce. Yazın verdiği o kontrastlık yerini müthiş bir pastelliğe bırakıyor. Dolayısıyla bütün fotoğraflar #nofilter.
Demek istediğimiz, zaten herkes tatile temmuz ve ağustosta çıkıyor. Muhtemelen bu yazıyı okuyan çoğu kişi de sezon ortası tatil yapmayı tercih ediyor. Bu rutini bozun. Sonbaharda yapacağınız tatilin ne denli kaliteli olduğuna şahit olunca zaten bir bakmışsınız yıkılmış tabular. Sözün özü; sonbaharda tatil bir başkadır, sonbahar tatili candır. :)