Son zamanlarda hem farklı bir konaklama alternatifi arayanlara hem de tarihle iç içe olmak isteyenlere hitap ediyor müze oteller. Bazıları antik dönem tarihini içinde barındıran tesislerden oluşurken bazıları daha yakın dönemdeki yaşanmışlıkları bünyesinde barındırıyor. Bu tesisler aynı zamanda ülkemizin yerli ve yabancı turistler tarafından en çok tercih edilen tatil bölgelerinde konumlanıyor.
{facility:0}Müze otel nedir, diye sorarsanız da cevap olarak şöyle söyleyebiliriz. Ülkemizdeki müze otel kategorisinde yer alan tesisler yukarıda da bahsettiğimiz gibi hem yakın dönemde içinde yaşanmışlıkları barındıran etnoğrafik eserlere sahip tesisler hem antik dönem eserleri ile iç içe olan tesislerden oluşuyor. İşte son dönemlerdeki popülerliği ile ön plana çıkan ülkemizin müze otelleri.
Dünyanın ilk müze konseptli oteli olarak öne çıkan Museum Hotel 2003 yılından bu yana misafirlerine Kapadokya bölgesinde kapılarını açıyor. Museum Hotel’i müze otel yapan nokta; Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı; Hitit’ten Roma’ya, Roma’dan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine uzanan tarihi değeri yüksek eserlere ev sahipliği yapması. Museum Hotel projesi aynı zamanda yaşayan müze konsepti ile hayata geçiyor. Yaşayan müze olmasındaki etkenlerden biri de binlerce yıldır bölgede bulunan tarihi mağaraların, bölgedeki taş işçiliğinin en güzel örneklerini üzerinde taşıyan taş evlerin ve konakların restore edilerek kullanıma açılması oluyor.
Paha biçilmez yüzlerce tarihi eser Museum Hotel’in konaklama birimlerinde, misafirlerin kullanımına açık genel alanlarında, mağara tünellerinde ve otel restoranında konuklara sergileniyor. Museum Hotel bu tarihi eserlerin yanı sıra misafirlerine Kapadokya kültürünü, bölgenin mimarisini, bölgede yaşayan insanların geleneklerini ve onların yaşam tarzını da anlatmayı amaçlıyor. Ayrıca otel, unutulmaya yüz tutmuş tarihi Kapadokya mutfağını ve hatta unutulan yöresel giyim tarzını kendine has ‘yaşayan müze’ konsepti ile misafirlerinin deneyimlerine de sunuyor.
Ülkemizin en eski uygarlıklarına ev sahipliği yapan kentlerinden biri Hatay ve Antakya. The Museum Hotel Antakya da bu eşsiz topraklarda misafirlerine kapılarını açıyor. Otelin yapımı yaklaşık 10 yıl kadar sürüyor ve artık misafirlerine benzersiz bir konaklama deneyimi sunuyor. Otel, inşaatı sırasında gün yüzüne çıkan ve içerisinde dünyanın en büyük tek parça mozaiğinin de bulunduğu tarihi bir esere ev sahipliği yapıyor.
Otelin yapımı sırasında; arkeologlar ve restoratör mimarlar birlikte çalışıyorlar. Proje süresince yapılan arkeolojik kazılarda bölgede Helenistik Dönem’den itibaren İslami Dönem’e kadar yaşamın olduğu tespit ediliyor. Bu dönemler toprağın altında kalmış beş farklı katmanda, 13 farklı medeniyete ait, 30 bine yakın tarihi eser ile birlikte gün yüzüne çıkıyor. Alanda, uzmanlar tarafından yapılan kazı çalışmalarından sonra gün yüzüne çıkan tarihi eserleri korumak amacıyla otelin planı tamamen değiştiriliyor. Bu değişikliklerle gün yüzüne çıkartılan eserlere uygun olarak yeni bir ‘müze otel’ projesi çiziliyor ve otel bugünkü halini alıyor.
Çanakkale sınırları içerisinde kalan Küçükkuyu ilçesine bağlı Yeşilyurt Köyü’nde misafirlerine kapılarını açıyor. Bölgenin mimarisi ve coğrafyasıyla uyum içindeki taş bir binada misafirlerini ağırlayan müze otel bünyesinde, 14 odaya ve toplamda 40 adet yatak kapasitesine sahip. Kazdağları Karye Müze Otel’de özel bir müze alanının yanı sıra restoran, kafe ve teras da yer alıyor.
Kazdağları Karye Müze Otel’in müze olarak misafirlerine kapılarını açan müze odasında yakın geçmişe ait televizyon modellerinden radyolara, mikrofonlardan daktilolara kadar birçok eski teknolojik eserleri görebilir ve hatta bazılarını hatırlayabilirsiniz bile.
Geçmişten geleceğe uzanan bir konak burası. Yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahip olan Kocaev, muazzam doğası ve denizi ile öne çıkan Datça’nın tarihi ve kültürü lüks ile birleştiren bir oteli hatta müze oteli. Daha odaların içine girmeden sizi selamlayan kalemişleri ve ahşap işçiliği ile öne çıkan konak dönemin en önemli tarihi miraslarını günümüze taşıyor.
Kocaev’in duvarlarını süsleyen kalemişi süsleri geleneksel Türk sanat tarihi açısından incelendiğinde ne kadar değerli olduğunu anlıyorsunuz. Ayrıca tarihimiz içinde önemli bir yer tutan bu süsleme sanatının 18. yüzyıldan günümüze ulaştığı en önemli eserlere ev sahipliği yapıyor bu konak. Kocaev’in ahşap işçiliği de tıpkı az önce bahsettiğimiz kalemişi sanatı gibi seçkin bir sanat anlayışının ürünü olarak bu konakta karşımıza çıkıyor. Tavanlar ve ahşap bölmeler, işlemeleriyle 19. yüzyıl Türk ahşap oymacılık sanatının özgün örneklerini oluşturuyor.
Dünya üzerinde 2 kıtada da toprağı olan tek şehir İstanbul. Yüzlerce uygarlığa ev sahipliği yapmış, medeniyetin beşiği konumundaki bu mega şehir yer üstü kadar yer altında da bu topraklarda daha önce yaşamış medeniyetlerin eserlerini bağrında saklıyor. Eresin Hotels Sultanahmet de Tarihi Yarımada’da bulunan Bizans Sarayı’nın sınırları içinde ve tarihi hipodromun hemen arkasında yer alıyor. Yılın dört mevsimi misafirlerine kapılarını açan ve müze niteliği taşıyan tesislerimizden biri de olan Eresin Crown Hotel aynı zamanda ülkemizin ilk ve tek ‘butik müzesi’ olarak biliniyor.
Eresin Hotels Sultanahmet, geçmişi M.Ö. 6. yy. ve 5. yy. arasında tarihlenen 49 tane paha biçilemez tarihi eseri hem sergiliyor hem de ev sahipliği yapıyor. Bu eserlere ilk olarak otelin temeli kazıldığı esnada ulaşılıyor ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde görevli uzmanlar durumu ele alıyor. Bölgedeki tüm eserler müzenin denetimindeki uzmanlar tarafından toprağın altından çıkartılıyor. Bundan sonra da gün yüzüne çıkartılan bu eserlerin çıkartıldıkları yerde sergilenmesine Kültür Bakanlığı’nın da izniyle karar veriliyor. Eresin Hotels Sultanahmet butik müze oteli içerisindeki eserler; Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait olağanüstü keşifler.