Binlerce rivayetiyle dünya gezginleri arasında en dedikodusu yapılan şehirlerden biri İstanbul. Kız Kulesi de İstanbul denilince ilk akla gelen yerlerden. Şehrin Anadolu kıyısının 200 metre açığında, Üsküdar’ın tam karşısında konumlanan bu zarif kulenin oraya neden ve ne zaman yapıldığı, içinde kimlerin kim bilir neler yaşadığı hala muamma olsa da ona Kız Kulesi ismini çok yakıştırıyor, içinde yaşamış o gizemli kızı (varsa şayet!) hala merak ediyoruz. Biz de bu meraktan yola çıkarak size ninni gibi gelecek bir Kız Kulesi hikayesi ya da bir nevi Kız Kulesi efsanesiyle geldik bu kez. Kız Kulesi neyi simgeliyor, bize ne demek istiyor bilmediğimizden onu tanımlarken efsanelerine sığınıyor, sizi de şimdiye kadar gelmiş geçmiş tüm Kız Kulesi Aşıkları anısına bu masallarda kaybolmaya davet ediyoruz. Ama önce onu biraz anlatıp hiç bilmeyenler için kısa kısa tanımlamaya başlayalım!
{facility:0}Şimdi biraz Kız Kulesi Masalları dinlemeye ne dersiniz? Çoğu hüsranla bitse de her masalda olduğu gibi bu küçük kulenin hikayesi de aşkla sevgiyle dopdolu!
Adada, hele de Marmara Denizi’nin ortasındaki bir adada yılan ne gezer diyenlere gelsin bu efsane; Olay tam olarak Bizans döneminde geçiyor ve kahramanlar da Bizans imparatoru ve güzel kızı. Kral güzel kızının 18 yaşında, bir yılan sokmasıyla öleceğini söyleyen falcıya inanmış ve kızını korumak için Kız Kulesi’ni yaptırmış. Küçük yaşta kuleye yerleştirilen talihsiz prenses için kehanet gerçekleşmiş ve bir hizmetli sepetindeki üzümlerin içinde gelen yılan prensesi sokarak öldürmüş. Yaşadığı bu acıyla kahrolan kral, kızını mumyalatarak pirinçten yapılmış bir tabuta koymuş. Tabutu da Ayasofya’nın içinde bir yere yerleştirmiş. Sahi Ayasofya'yı hiç gezmiş miydiniz?
Mitolojinin imkansız aşklarından birini yansıtan bu Kız Kulesi efsanesinde kulenin olduğu yer o zamanlar bir tapınakmış. Hero ise bu tapınakta yaşayan güzeller güzeli bir rahibeymiş. Gönül bu, tanrıya bağlılık yemini etmiş bu güzel rahibenin kalbi bir gün Leandros adında bir genç için çarpmaya başlamış. Bu yasak aşkın buluşmaları ise biraz meşakkatli olmuş. Öyle ki Leandros kimselere görünmeden buluşabilmek için her gece karşı kıyıdan kendisine meşale sallayan sevgilisine doğru yüzmüş. Fırtınalı kara gecelerden birinde Hero’nun elindeki meşale sönünce Leandros da dev dalgalar arasında nereye yüzeceğini bilememiş ve boğularak ölmüş. Hero bu acıya dayanamamış ve ona kavuşmak umuduyla kendini denize atmış. Bu hikayenin Çanakkale Boğazı’nda geçen bir mitolojik hikayeden esinlendiği söylense de adanın en çok da aşkı çağrıştırdığı bir gerçek. Kız Kulesi’ne bu efsaneden olsa gerek uzun süre Leander (Leandros) Kulesi de denmiş.
Bu seferki Kız Kulesi efsanesinde bir kralın eşine duyduğu aşk var. Rivayete göre Kharis adındaki bu kral eşini kaybedince anısını yaşatmak için kulenin olduğu adaya mermerden bir anıt mezar yaptırmış.
İstanbul’u kuşatmak için gelen ve 7 yıl boyunca bunun için direnen Battal Gazi, Üsküdar Tekfuru’nun kızına aşık olmuş. İstanbul’u alamamış ama sırf kızını ona vermemek için adaya kapatan tekfuru yenmiş ve kızını kaçırmış. Hem hazinesini hem de kızını Battal Gazi’ye kaptıran tekfur ise gidenlerin ardından şu sözleri mırıldanmış; ''Atı alan Üsküdar'ı geçti!''
Hezarfen Ahmed Çelebi’nin de işin içinde olduğu bu aşk hikayesinde erkek tarafı Galata Kulesi, araya giren kara kedi ise İstanbul Boğazı. Rivayete göre Galata Kulesi’nin aşkına yazdığı mektupları yârine ulaştırmak için kanat takıp havalanmış Hezarfen. Boğaz rüzgarı mektupları Hezarfen’in kesesinden maviliğe yaysa ve Kız Kulesi bu mektupları hiç okuyamasa da hep bilmiş Galata Kulesi’nin kendisini sevdiğini…
Üsküdar Salacak’ta yürürken yakınen göreceğiniz Kız Kulesi günümüzde düğünlerin ve fotoğraf çekimlerinin yapıldığı en güzel İstanbul fonlarından. Dilerseniz kahvaltı ya da yemek için rezervasyon yapan bir restoranı da var. Evlilik yıldönümü gibi özel günlerinizi burada kutlayabilir, sadece bir çay içip dönebilirsiniz de…
Kız Kulesi nerede bilmeyenler için önce kısa bir yol tarifi yapalım; İstanbul Boğazı’nın Beşiktaş ile Üsküdar arasındaki o dar boğumunda, yalnız ve mağrur bir adacıkta konumlanıyor Kız Kulesi. Adaya sadece Üsküdar Salacak’tan ve Kabataş’tan kalkan teknelerle gidebiliyorsunuz. Salacak’tan her gün akşam 18:00’a kadar her 15 dakikada bir tekne kalkıyor. Kabataş tekneleri ise saat başında hareket ediyor.