Doğa tarihi müzeleri, geçmiş ile günümüz arasında bağ kurulmasını sağlayan önemli kültürel duraklar olarak öne çıkıyor. Yerkürenin ilk zamanlarından günümüze kadarki süreci jeolojik ve biyolojik açıdan ele almaları, tüm dünyada gezginlerin bu tarz müzelere yoğun ilgi göstermesindeki ana nedeni oluşturuyor. Sizler için derlediğimiz bu yazının devamında, ülkemizde benzer misyon üstlenen dört doğa tarihi müzesi hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.
{facility:0}Türkiye’deki doğa tarihi müzelerini anlatmaya, ülkemizde bu alanda açılmış ilk tesisten başlamanın doğru olacağını düşünüyoruz. Üstelik Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi Müzesi, kuruluş yılı dışında birçok farklı konuda da ilklere ev sahipliği yapıyor. 1968 yılında Çankaya, Ankara’da açılışı gerçekleştirilen müzenin giriş katını gezerken, güneş sistemi hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Bir planetaryum ile dijital kürenin bulunduğu bu bölümde, çeşitli büyüklükte göktaşları ve yıldırım taşları da sergileniyor. Giriş katının bir bölümünün görme engellilere yönelik eğitim ve geçici sergi alanı olarak düzenlenmiş. Müzenin birinci katına çıktığınızda çeşitli hayvan ve bitki türlerine ait fosilleri, tarih öncesi dönemlerde insanların kullandıkları eşyaları inceleme olanağı bulabilirsiniz. Bu katta ayrıca günümüzde Türkiye sınırları içerisinde gözlemlenebilen bitkilere ve hayvanlara ait canlandırmalar, mağara modelleri, çökelme ortamlarına dair örnekler bulunuyor.
Mineralojiye ayrılan bir sonraki katta, Türkiye’deki yeraltı kaynakları ve madenciliğin tarihi hakkında detaylı bilgiler edinebilirsiniz. Bilgi dağarcığınızı genişlettikten sonra bu kattaki sergi alanlarında kategorilere ayrılmış kayaç örneklerini yakından tanımaya odaklanabilirsiniz. Kültürel tesisin son katında ise oldukça renkli bir ortam sizleri bekliyor. Üçüncü katta yer alan Bilim Tüneli’ne girdiğinizde, Güney Afrika’daki safari alanlarından okyanuslardaki resiflere kadar gezegenimizde biyolojik çeşitliğin kaynağı konumundaki bölgelere ait görüntüleri izleyebilirsiniz. Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi Müzesi’ni, 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. EGO’nun 132 ve 133 numaralı otobüsleri, müzeye kolay ulaşım imkânı sağlıyor. Tabii dilerseniz Ulus, Kızılay ve Sıhhiye’den dolmuşa binerek de kültürel tesise ulaşabilirsiniz.
{ad:0}Ege Üniversitesi’nin Bornova’daki merkez yerleşkesindeki müzenin kuruluş fikri, ilk kez 1963 yılında dile getirilmiş. Tesisin ziyarete uygun hale getirilmesine yönelik çalışmalar, aslında dört yılda tamamlanmış. Ancak ziyarete açılacağı tarihin Cumhuriyet’in kuruluşunun 50. yılı kutlamalarına denk gelmesi adına 1973’e kadar beklenmiş. Ülkemizde kurulan ikinci tabiat tarihi müzesinin koleksiyonu, 6 farklı galeride sergileniyor. Girişte yer alan galeride, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden getirilmiş memeli fosillerini ve polyesterden yapılmış orijinal boyutlarında bir Tyrannosaurus Rex iskeletini görebilirsiniz. Bu bölümü gezdikten sonra müze koleksiyonundaki en ilginç örneklerin bulunduğu kayaç ve mineral galerisine geçebilirsiniz. Paleontoloji galerisinde ise sizleri, günümüzden 60 ila 2 milyon yıl önce yaşamış hayvan ve bitki türlerine ait fosiller bekliyor.
Müzenin evrim ve karşılaştırmalı osteoloji galerisi, günümüzde yaşamış hayvan türlerini merkezine alıyor. Burada ayrıca Roma döneminden günümüze ulaşmış bir insan iskeletine yer verilmiş. Müzedeki son iki sergi alanı, Türkiye’de gözlemlenebilen kuş türlerine ve çeşitli hayvanlardan oluşan tahnit koleksiyonuna ayrılmış. Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Müzesi’ni hafta içi her gün ziyaret edebilirsiniz. Müze, 09.00-16.00 saatleri arasında doğa tutkunlarının ziyaretine açık tutuluyor. Yalnız 11.30-13.00 arasında öğle tatili uygulaması olduğunu sakın unutmayın. Müzeye ulaşım için metro seferlerinden yararlanabilirsiniz.
Adını ülkemizde yetişmiş en önemli jeologlardan biri olan Prof. Dr. İhsan Ketim’den alan doğa tarihi müzesi, İzmir ve Ankara’daki türdeşleri ile karşılaştırdığınızda gözünüze biraz küçük gelebilir. Fakat bu durum sizi yanıltmasın. Çünkü müzede sergilenen koleksiyonları incelerken ülkemizin farklı bölgelerine özgü biyoçeşitlilik hakkında paha biçilemez bilgiler edinebilirsiniz.
İTÜ Maden Fakültesi’nin 4. katında ziyaret edilmeyi bekleyen müzenin sergi bölümlerini gezerken, İstanbul ve çevresinden toplanmış omurgasız fosillerini ayrıntılı bir şekilde tanıma olanağı bulabilirsiniz. Müzede, bu koleksiyon dışında ayrıca Zonguldak fosil florası, Solnhofen fosil faunası ile Ege Bölgesi bitkileri ve balıkları bölümlerine de zaman ayırmanızı öneririz. İhsan Ketin Doğa Tarihi Müzesi bünyesindeki koleksiyonlar arasında Darwin 2000 Beagle sergisi de bulunuyor. Başta bu sergi olmak üzere tüm koleksiyonları, 08.30-17.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret ederek inceleyebilirsiniz.
Göller Yöresi, biyoçeşitlilik bakımından ülkemizin en zengin bölgelerinin başında geliyor. Eğer siz de bu zenginlik hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz, gezi programınızda Burdur Doğa Tarihi Müzesi’ne yer ayırabilirsiniz. 19. yüzyılda inşa edilmiş Kavaklı Rum Kilisesi’nde konuklarını ağırlayan müzede, ağırlıklı olarak Pliyosen dönemden günümüze ulaşmış fosiller sergileniyor. Elmacık ilçesi sınırları içerisinde gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda gün yüzüne çıkartılan kalıntılar arasında mastodon, hipparion, antilop, zürafa, gergedan ve çeşitli kuş türlerine ait fosiller bulunuyor. Burdur Doğa Tarihi Müzesi 09:00-17:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Burdur Müzesi giriş ücreti 60 TL'dir ve Müzekart da geçerlidir.