İlkbahar mevsimi artık kendimize geleceğimiz, keşfetme arzusu ile harekete geçeceğimiz ve yollara koyulacağımız bir dönem. Havaların ısınması, çiçeklerin açmasıyla birlikte Türkiye’de gezilecek ve görülecek oldukça fazla yer mevcut. Gerek tarihi gerek kültürel miraslar içerisinde keşfedilmesi gereken şehirlerimizde binlerce yıldır ayakta duran, kadim toplulukların yaşadığı antik kentler mevcut. UNESCO
{facility:0}Dünya Miras Listesi’nde yer alan bir çok antik kent var Türkiye’de.
Dünya çapında bir örgüt olan UNESCO, tüm dünyada korunması gereken tarihi ve kültürel yapıları ele alan, ‘’kültürel miras’’ olarak değerlendiren ve bu yapıları koruma altına alınmasını sağlayan bir kuruluş. Ülkemizde de bu kavramda değerlendirilen ve koruma altına alınan 19 tarihi yer mevcut. Bunlar içerisinden en önemli ve Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken UNESCO Dünya Miras listesindeki beş Antik kenti sizler için derledik. Hazırsanız, UNESCO Dünya Mirasları Listesinde yer alan antik kentleri beraber keşfedelim.
Listeye 1987 yılında giren Nemrut Dağı ve çevresi, Kommagene Krallığından günümüze kadar gelebilmiş, değeri çok sonradan bilinen ve korunmaya çalışılan bir kültürel mirasımız. Adıyaman’ın Kahta ilçesinde 2150 metre yükseklikteki Nemrut Dağının doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmış olan mezar ve anıtsal heykellerin, dönemin kralları için yaptırıldığı düşünülmektedir. 1881 yılında bölgede görevli Alman bir mühendis tarafından tesadüfen keşfedilen heykeller, Osmanlı dönemindeki çalışmalarla da korunma altına alınmıştır. Tanrı ve Tanrıça heykellerinin yanı sıra Pers İmparatorluğunun simgesi olan Kartal ve Aslan gibi hayvan heykelleri de bulunmaktadır.
Bölgeye Adıyaman, Gaziantep veya Malatya üzerinden turlarla gidilebildiği gibi araç kiralayarak kendi imkanlarınızla da çıkabilirsiniz. Gün doğumu veya gün batımı turlarından birini seçerek heykelleri ve bulunduğu manzarayı bu saat dilimlerinde görmenizi tavsiye ederiz. Her iki durumda da yanınızda mutlaka kazak, polar, mont veya battaniye gibi kalınca giyecekler olsun. Gün doğumu öncesi veya gün batımı sonrası dağda olacağınız için hava bir hayli soğuk oluyor.
{search:adiyaman-otelleri,Adıyaman Otelleri}
{ad:0}Son yıllarda ülkemiz adına en sevindirici ve en ilginç keşiflerden birisi olan Göbeklitepe, insanlığın en eski ve en büyük inanç merkezi olarak kabul edilmesi ile birlikte tüm tarihi alt üst etti. Yıllardır Mısır piramitleri bu anlamda en eski ve ilk tarihi değer olarak bilinirken, Göbeklitepe’de yapılan keşiflerle bu ezber bozuldu. 2018 yılında Unesco Dünya Miras Listesine giren Göbeklitepe, Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt öncülüğünde başlatılan kazılarla birlikte aslında bölge 20 yıldır gün yüzüne çıkmayı bekleyen bir dini merkez. Tapınma merkezi olarak kullanıldığı düşünülen bölgede T şeklinde anıtsal dikilitaşlar yerin altında bulunmuş, yapılan kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu taşlar üzerinde üç boyutlu çeşitli hayvanlara ait kabartmalar, insanlara ait el, parmak ve kol motifleri görülmüştür. Kazılardan çıkarılan bazı eserler merkezde bulunan Şanlıurfa Müzesi’nde sergilenmektedir. 2019 yılında Türkiye’de Göbeklitepe yılı ilan edildi ve tarihin akışını değiştiren bu kültürel miras, ileriki zamanlarda dünyada çokça adından söz ettirecek gibi duruyor.
Şanlıurfa’dan 18 km uzaklıkta, Örencik köyü yakınlarında yer alan Göbeklitepe müzesini yılın her zamanı ziyaret edebilirsiniz. Şanlıurfa’dan veya havalimanından araç kiralayarak bu bölgeye gelmenizi tavsiye ediyoruz.
{search:sanliurfa-otelleri,Şanlıurfa Otelleri}
Antikçağ’da Anadolu’nun başkenti olma unvanına sahip, günümüzde kocaman bir açık hava müzesi olan Efes Antik Kenti, döneminde görkemli bir şehir olmasının izlerini hala taşıyor. Hellenistik ve Roma döneminin izlerini her yerde görebileceğiniz yapılarıyla Efes Antik kenti, 2015 yılında Unesco Dünya Mirasları Listesine girmiştir. Her dönemde ticari ve politik bir merkez olan Efes Kenti, M.Ö. 7000 yıla kadar uzanan tarihi boyunca Asya ve Avrupa kıtaları arasında en önemli kapı ve ayrıca bir liman kentiydi. 125 yıla yakın yapılan kazı çalışmalarıyla günümüzdeki şeklini alan Efes Antik kenti, hala bitirilemeyen ve gün yüzüne çıkmamış bölgeleri de içerisinde bulunduruyor. Sadece antik kent içerisinde bulunan en önemli kalıntı Celcus Kütüphanesini görmek için bile buraya defalarca gelinir.
İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Antik kente ulaşım minibüslerle kolayca yapılmaktadır. Dilerseniz İzmir’den kiralayacağınız araçla da buraya kolaylıkla gelebilirsiniz.
{search:izmir-otelleri,İzmir Otelleri}
2016 yılında Unesco Dünya Mirası Listesine katılan, Kars ili sınırlarında yer alan Ani Harabeleri, Arpaçay nehri boyunca uzanan, günümüzdeki Ermenistan ve Kars ili sınırında yer almaktadır. 961-1300 yılları arasına kadar uzanan ve çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış kentin ilk kurucusu Pakraduni Hanedanlığı’dır. Ermeni hükümdarlara yıllarca başkentlik etmiş bölgede Bagratlılar, Bizanslılar, Selçuklular, Gürcistan hükümdarları ve son olarak Moğollar hüküm sürmüş. Moğol istilasında bir hayli zarar gören şehirden günümüze oldukça az sayıda eser kalmıştır.
Türkiye’nin bir diğer açık hava müzesi niteliğinde olan Ani Harabelerini gezmek için tüm gününüzü ayırmakta fayda var. Kars merkezden araç kiralayıp gelinebileceği gibi, günübirlik tur firmaları ile de bölgeye gelebilirsiniz. Ziyaret için en güzel dönem bahar dönemleri ama karlar altında bu kenti görmekte oldukça farklı bir deneyim olacaktır.
{search:kars-otelleri,Kars Otelleri}
1986’da Unesco Dünya Mirasları Listesi’ne giren, Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan Hattuşa, yüzyıllar boyunca Hitit İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, dönemin en önemli merkezlerinden birisi olmuştur. 1834 yılında Fransız gezgin Charles Texier tarafından keşfedilen Hattuşa, 1900’lü yılların başında başlayan kazılar sonrasında gün yüzüne çıkmış ve M.Ö. 2000 yıllarında Anadolu’nun en büyük imparatorluklarından biri olan Hititlilere ev sahipliği yaptığı öğrenilmiştir. Büyük Kral IV. Tudhaliya döneminden kalan tapınaklar, kraliyet yapıları ve surlar günümüze kadar gelen kalıntılardır.
Hattuşa Antik Kentine Nasıl Gidilir?
Bölgeye kendi aracınızla veya kiraladığınız bir araçla gelmenizde fayda var. Çok geniş bir alana yayıldığı için, Boğazkale ilçesine geldikten sonra haritalar yardımıyla arabayla tüm antik kenti kolayca gezebilirsiniz.
{search:corum-otelleri,Çorum Otelleri}
Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan Çatalhöyük Neolitik Alanı Güney Anadolu Platosu’ndadır. İki höyükten meydana gelen alandaki Doğu Höyüğü M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasına tarihleniyor. Batı Höyüğü ise M.Ö. 6.200 ve 5.200 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Döneme aittir. Çatalhöyük’te içlerine çatılardan girilen birbirine bitişik evler vardır.
Çatalhöyük, Konya ilinin Çumra ilçesinde yer alıyor. Bölgeye ulaşmak için önce Konya merkezdeki minibüsler ile eski garaja gidebilirsiniz. Buradan kalkan Çumra minibüslerine binerek 40 dakikalık bir yolculukla Çumra'ya ulaşabilirsiniz. Çumra'dan 11 km uzaklıktaki Çatalhöyük Neolitik Kent'e gitmek içinse yazın ilçeden sadece kısıtlı sayıda vasıta kalkıyor. Bunun dışında Çumra ilçesinden taksi ile de neolitik alanına gidebilirsiniz.
{search:konya-otelleri,Konya Otelleri}
Pergamon (Bergama), bir tepe yerleşimidir. Bölgede doğal bir düzlüğün olmaması, yer kazılmasını da gerekli kılmıştır. Kalede tespit edilen en eski yerleşim yerleri M.Ö. 7-6. yüzyıla tarihleniyor. Kent iki ana kısımdan oluşur. Bunlar dağın en tepesinde yer alan ve kendi surları olan Kale ile güneyde daha yumuşak ve meyilli yamaçta yer alan keza sur duvarı ile çevrili bir aşağı kenttir. Bergama Akropolü her gün açıktır ve 08.30-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Pergamon'a (Bergama) ulaşım için İzmir Otogarı'ndan hareket eden minibüslere binebilirsiniz. Bunun dışında İzmir Şehir içi banliyo hattı treni olan İzban'a binip Aliağa'ya gidip, Aliağa'dan Bergama-İzmir dolmuşlarını da kullanabilirsiniz.
Troya Arkeolojik Alanı veya antik kenti, dünya çapındadır ve en ünlü antik kentlerden biridir. 3000 yıldan fazla bir zamanı gösteren katmanları ile öne çıkan Troya Arkeolojik Alanı, Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu eşsiz bir coğrafyada yer alır. Troya’daki en erken yerleşim katı M.Ö. 3000-2500 ile erken Tunç Çağı’na tarihleniyor. Homeros’un İlyada Destanı’nda adı geçen Troya Savaşı'nın da yapıldığı yerdir. Troya’da 1871 yılından itibaren yapılan kazılar, kentin tarihi boyunca defalarca kurulup yıkıldığını ortaya koymuştur. Dokuz kent katmanının yanında kırk iki yapı katı ortaya çıkarılmıştır.
Çanakkale merkezden Truva Antik Kenti'ne otobüs ya da dolmuşlarla ulaşabilirsiniz. Özel aracınızla gidecekseniz Çanakkale-İzmir otoyolunda, Kepez güzergahının 30 kilometresindeki Tevfikiye Köyü-Truva Antik Kenti tabelasından sapın ve 5 kilometreden sonra bu antik kente ulaşın.
Dilerseniz, Türkiye'deki UNESCO Dünya Mirası Listesi Mekanları içeriğimizi de okuyabilirsiniz.
{search:canakkale-otelleri,Çanakkale Otelleri}