Denizde ıslanmadan, kulaç atıp yüzmeden tatil olmaz diyenler; Ege Akdeniz kıyılarının kalabalığından yakınıyor ve az bilinen sakin bir yer arıyorsanız işte size şahane bir yüzme rotası, Eğirdir Gölü! Siz onun göl olduğuna aldanmayın, kıyıdan bakınca tıpkı deniz gibi uçsuz bucaksız görünüyor. Ve hatta Mavi Bayraklı plajıyla, popüler birçok Akdeniz kıyısına hafiften kafa tutuyor. O zaman haydi Eğirdir’e, yemyeşil doğayla çevrelenmiş Isparta denizine!
Eğirdir Gölü 1996 yılından bu yana doğal sit alanı olarak korunuyor. Isparta’nın merkezine yaklaşık 35 km mesafedeki gölün kapladığı alan 517 kilometrekare, derinliği ise ortalama 12 metre. Ama güney batısındaki en derin yerler de yaklaşık 17 metreyi buluyor.
Kaynak suları ve pınarlarla beslendiği için organik tabir edilen gölün suyu hiç bulanmıyor. Suyunun güzelliğinden olsa gerek, gölün balık kaynadığı söyleniyor. Bunu zaten restoranların menüsünden de anlayabiliyorsunuz. Sazan, levrek ve kerevit gölün en bereketli mahsullerinden. Kerevit demişken dünyanın el lezzetlileri arasında gösterildiğini söylemeden geçmeyelim ki yemeden dönmeyin. Ayrıca Isparta’nın tüm su ihtiyacını da Eğirdir Gölü karşılıyor.
Türkiye’nin en büyük ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir’in etrafı mis gibi kokan elma, şeftali ağaçları ve yemyeşil ormanlarla çevrili. Gölün içindeyse birbiriyle bağlantılı iki yarımada var; Yeşil Ada ve Can Ada. Yeşil Ada içinde yaklaşık 100 ev olan bir mahalle. Restoranlar, sosyal alanlar ve Eğirdir’in tarihi rotası da bu adada konumlanıyor. Can Ada ise en çok da piknik yapmak için tercih ediliyor.
Bir Cittaslow şehri olan Eğirdir’de hem yeşil, hem mavi hem de dingin bir tatil geçirebiliyorsunuz. Göl aktiviteleri denizde yapacağınız aktivitelerle aynı, jet-ski, su bisikleti, kürek, kano sporları yapabiliyor, dilerseniz yamaç paraşütüyle havalanabiliyorsunuz. Tabii doğa fotoğrafçılığı, trekking, bisiklet gibi aktiviteler de Eğirdir Gölü keşfinin olmazsa olmazlarından.
Yazın yedi farklı renge bürünen Eğirdir Gölü, kent hayatından bunalan gezginlere birkaç günlüğüne de olsa kaçış olanağı veriyor. Ancak konumu gereği çoğu gezgin, Isparta sınırları içerisindeki bu doğa harikası yere gitmek konusunda ikilemde kalabiliyor. Eğer siz de benzer düşünce içerisindeyseniz, Eğirdir Gölü’nü neden keşfetmeniz gerektiğini anlamınızı sağlayacak 9 sebebi okuyabilirsiniz.
Isparta, genelde kış turizmi ile adından söz ettiriyor. Ancak Eğirdir Gölü, yazın en sıcak günlerinde bile serin havası ile gezginlere rahatlama fırsatı veriyor. Bu fırsattan doyasıya yararlanmak isterseniz, gezi sürenizin büyük kısmını Bedre ve Altınkum plajlarına ayırabilirsiniz.
Göl çevresindeki en büyük plaj olan Bedre, 2 kilometre uzunluğa sahip. İlçe merkezine epey yakın konumdaki Altınkum Plajı’nda ise elektrik ve içme suyu altyapısı bulunuyor. Serin bir ortamda keyifli vakit geçirmek için dilerseniz göl çevresindeki koruma alanlarına ya da adalara da gidebilirsiniz.
Eğirdir Gölü, serin havasından dolayı yoğun ilgi gördüğü yaz aylarında bile gezginlere sakin atmosfer sunmaktan geri kalmıyor. Siz de göl ve çevresindeki bu atmosferden yararlanıp, tüm yılın birikimi olan stresten kolayca arınabilirsiniz.
İşin açıkçası, ülkemizin dördüncü büyük gölünün kıyısında sadece oturmak bile negatif düşüncelerden kurtulmaya yetiyor. Ama keşfetme dürtünüz devreye girerse, rotanızı adalara çevirebilirsiniz. Böylece bir yandan zihninizi boşaltırken diğer taraftan bölgeyi tanımak adına birçok değerli fırsat ile karşılaşabilirsiniz.
Birinci derece sit alanı olarak koruma altına alınan göl, zengin ekosistemi ile doğa gözlemcilerini yıl boyunca kendisine çekiyor. Eğer siz de bu tarz aktivitelerden hoşlanıyorsanız, ilkbahar aylarında Eğirdir’e gidip farklı türleri doğal ortamlarında gözlemleyebilirsiniz.
Gölün sığ kesimlerindeki geniş sazlıklar sayesinde benekli su tavuğu, uzunbacak, sakar meke gibi türler güvenli yaşam alanlarına kavuşuyor. Bu alanlar ayrıca çim sazanı, sudak, gümüş balığı gibi türlerin de üremesini kolaylaştırıyor.
Eğirdir Gölü, Isparta ve çevresinde fotoğraf çekimi için tercih edilebilecek en ideal yerlerin başında geliyor. Gölün coğrafi yapısı sayesinde bu aktivite, yılın dört mevsimi büyük keyifle gerçekleştirilebiliyor. Üstelik çekim yapmak istediğinizde, sadece kıyı kesimiyle yetinmek zorunda da değilsiniz. Seyir terasları ve Sivri Tepe gibi yükseltiler, farklı açılar yakalamayı ciddi anlamda kolaylaştırıyor.
Naçizane fikrimi soracak olursanız, Eğirdir Gölü’nde en iyi görüntüler kışın yakalanıyor. Ama hafif puslu bir bahar gününde de epey güzel fırsatlarla karşılaşacağınızdan emin olabilirsiniz. Yaz aylarında ise sabahın erken saatleri, fotoğraf çekmek için en ideal zaman dilimi olarak öne çıkıyor.
Şehir hayatının yoğunluğu, çoğu zaman spor yapmayı güçleştiriyor. Dolayısıyla formda kalmak, oldukça zor bir hedefe dönüşüyor. Peki, yıl boyunca gerçekleştirmekte zorlandığınız bu hedefe ulaşmak için Eğirdir Gölü’nün biçilmiş kaftan olduğundan haberiniz var mı?
Gölün gerek ilçe merkezine denk gelen gerekse de tabiat parkı olarak koruma altına alınan kısımlarında gayet rahat hareket edebileceğiniz ve güvenli birçok yürüyüş parkuru bulunuyor. Dolayısıyla gezginlere yalnızca bu aktiviteyi nerede gerçekleştireceklerine karar vermek kalıyor.
Eğirdir Gölü, çoğu zaman zengin ekosistemi ve çevresini saran doğal güzellikler ile anılıyor. Ancak bana göre bölgenin köklü tarihini de es geçmemek gerekiyor. Özellikle kaleyi gezmeye zaman ayıran tatilciler; Lidya, Roma ve Bizans uygarlıklarından günümüze ulaşmış izleri detaylıca inceleme olanağı yakalıyor.
Moğol istilası sırasında hasar alan kale dışında 19. yüzyılda inşa edilen Aziz Anargiri Kilisesi’ni Eğirdir gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz. Bu iki yapıya ek olarak adalar bölgesinin dar sokaklarını arşınlamaya da mutlaka zaman ayırmanızı tavsiye ederim.
Eğirdir Gölü, tek başına ele alındığında güzelliği ile insanın aklını adeta başından alıyor. Özellikle gün batımında ortaya çıkan manzaralar, insana tüm derdini unutturuyor. Ancak her ne kadar zor olsa da yalnızca Eğirdir’e odaklanmamak gerekiyor. Çünkü buraya gayet yakın mesafede Kovada Gölü ve Yazılı Kanyon gibi iki doğa harikası mekân daha bulunuyor.
Kovada Gölü, doğal çeşitlilik bakımından komşusu Eğirdir’den hiç geri kalmıyor. Hatta buradaki ortamın biraz daha bakir olduğunu söyleyebilirim. Yazılı Kanyon ise sadece doğasıyla değil, aynı zamanda tarihi dokusuyla da birçok gezgine keyif dolu anlar yaşatıyor.
Yöresel mutfağı, bence Eğirdir Gölü’ne gitmek için sizi harekete geçirebilecek başlı başına çok özel bir neden. Üstelik gayet sağlıklı besinler kullanıldığı için formda kalma konusunda telaş yaşamak, en son akla gelen şey oluyor. Özellikle gölden avlanan balık türleri ve kerevit, gerek yöre halkının gerekse de gezginlerin yoğun biçimde tükettikleri gıdaların başında geliyor.
Eğirdir’de tatil yaparken açlığınızı kolay yoldan bastırmak isterseniz, bir manavdan elma almayı tercih edebilirsiniz. Yörenin bereketli topraklarında yetiştirilen elmalar, pektin yönünden oldukça zengin. Dolayısıyla bir tanesi bile uzun süreli tokluk hissinin oluşması için fazlasıyla yetiyor.
Eğirdir Gölü’nü özel bir tatil destinasyonu haline getiren nedenlerin sonuncusunu ise konaklama açısından gezginlere sunduğu özgürlük oluşturuyor. Eğer doğa ile iç içe olmaktan hoşlanıyorsanız, rotanızı doğrudan Can Ada’daki kamp alanına çevirebilirsiniz. Burası aynı zamanda karavan ile konaklamaya da uygun hale getirilmiş.
Güllerin, lavantaların diyarı Isparta’nın doğası tartışmasız güzel ama Eğirdir Gölü’nün şezlonglu kıyılarından henüz pek kimsenin haberi yok. Bu yüzden de Akdeniz’in sessiz sakin kıyı kasabalarına benzeyen havası, kıyılarına nazır göl evleri, balık lokantaları ve plajları akın akın turist baskınına uğramamış. Yani pandemiden uzak, doğal izolasyonlu bir tatil istiyorsanız Eğirdir Gölü en doğru adreslerden. Ve bakınız Eğirdir Gölü gittiğinizde size neler vadediyor;
Eğirdir Gölü kıyılarının özlediğiniz deniz kıyılarından hiçbir farkı yok desek yeridir. Hatta her yerde rastlayamayacağınız Mavi Bayraklı bir plajı bile var.
Altınkum Plajı adını suyun içini ve sahili kaplayan kadifemsi sapsarı kumlarından almış. Oldukça sığ olan plajda suyun boyunuzu aşması için kıyıdan bayağı uzaklaşmanız gerekiyor. Bu özelliği de en çok çocuklu ailelerin içini rahatlatıyor. Dezavantajı ise yengeçler, kumluk olmasına rağmen deniz ayakkabısıyla gezmeniz sizi ani ısırmalardan da koruyor. Dilerseniz kamp için ayrılmış alana çadırınızı kurup ya da karavanınızı çekip sahilde konaklayabiliyorsunuz. Altınkum Plajı’nda Jet-ski, kano, su bisikleti gibi aktiviteleri yapmak da mümkün.
Eğirdir’in merkezine 15 dakika mesafedeki Bağören Plajı ise gölün en temiz ve Altınkum’a göre daha sakin olan plajlarından. Arkasındaki ağaçlık alan piknik yapmaya ve gölgelenmeye çok uygun. Merkezden biraz daha uzaklaşırsanız sizi bekleyen koylardan biri de Bedre Koyu Plajı oluyor ki, burada da tertemiz bir su ve kum yüzeyle karşılaşıyorsunuz.
Yeşil Ada göl coğrafyasına iğne oyası gibi kondurulmuş bir yer. Eğirdir’in tarihi camisi, kilisesi ve kalesi de bu ada üzerinde bulunuyor. 19. Yüzyıldan kalma Aya Stefanos Kilisesi restorasyondan sonra kapatıldığı için içini gezemiyorsunuz. 800 yıllık Hızır Bey Camii ise hem büyüklüğüne hem de yaşına hürmeten görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Küçük tarihi turun ardından bir de Isparta’nın rengarenk tabiatı ve meyve kokan aromatik havasını en iyi hissedeceğiz yerler var ki kamp yapmayı sevenler zaten bu rotayı çok iyi biliyor. Kovada Gölü Milli Parkı ekosisteminin çeşitliliğiyle, Zindan Mağarası muhteşem bir sarkıt dikit şöleniyle karşılıyor sizi. Daha fazla gezilecek yer keşfetmek için Eğirdir Gezilecek Yerler sayfamıza bakabilirsiniz.
Doğanın sunduğu rengarenk seyrin yanında Yeşil Ada’daki Lidyalılardan yadigar kaleden eşsiz bir günbatımı izleyebilir, ya da merkeze 5-6 km mesafedeki Akpınar Yörük Çadırı Seyir Terası’ndan gölün tüm hallerini görebilirsiniz.
Akdeniz iklimi etkisindeki Eğirdir’de Haziran - eylül arası göl suyunda ıslanmak için en ideal zaman aralığı. Göl deniz seviyesinden 917 metre gibi yüksek bir rakımda olduğu için yaz aylarında bile ten okşayan bir rüzgar esiyor. Geceleri kendini daha çok hissettirdiğinden de giderken bavula kalın bir şeyler de koymanızda yarar var.
Biz sadece yaz modundan bahsetsek de dağ turizminin yoğunlaştığı kış mevsiminde de ayrı güzel Eğirdir Gölü. Renkleri değişiyor, rüzgarı değişiyor, dağının karı, ağacının meyvesi, neşesi enerjisi hep değişiyor. Değişmeyen tek şey onu izlerken verdiği keyif oluyor ki göl etrafındaki oteller de her penceresinden onu görebileceğiniz şekilde konumlandırılmış. Doğasını hissetmek için gelenler en çok göl kenarında konaklamaları tercih etseler de beldenin iç kısımlarında da kalacak yerler bulabiliyorsunuz. Eğirdir’de en çok da küçük otel tarzında konaklamalar var ve hemen hemen hepsi kahvaltı veriyor. Yaz olsun kış olsun fark etmez, işte size her zaman aynı kalitede hizmet verecek, pandemi hijyenini hissedeceğiniz konaklama yerleri için Isparta Otelleri sayfasına bakabilirsiniz.