Kırklareli'nin Demirköy ilçesinde yer alan İğneada, bahar ve yaz aylarının, aynı zamanda hafta sonlarının ideal kaçış noktalarından biri. Biz İğneada'ya hep balıkçı köyü deyip duruyoruz ama aslında burası eşsiz kumsallarla sarıp sarmalanmış bir sayfiye yeri. Bir de sahip olduğu İğneada Longozu var elbette.
Bu müthiş ekosistem sayesinde, kalabalık şehirlerde yaşayan bizler İğneada'nın cennet köşelerinde kendimize geliyoruz adeta. Bir gün yine yolumuz İğneada'ya düşmüşken, bu şirin beldenin dışında kalan aynı isimli feneri görmeden dönmek istemedik. Türkiye'nin en batı ucunda yer alan deniz feneri olarak kayıtlara geçiyor İğneada Feneri.
Denizden yüksekliği 44 metre ve bu nedenle de Karadeniz'in hırçın dalgaları pek dokunamıyor bu küçük fenere. İğneada Feneri'nin önünde doğal bir plaj bulunuyor. Biz gittiğimizde yaz ayları olduğundan çocuk çığlıkları ta fenere kadar işitilebiliyordu. Işığı bir hayli soluk olan İğneada Feneri, müthiş bir gündoğumu manzarasına sahipmiş bu arada.
Biz göremedik ama görenlerle biraz sohbet etme şansımız oldu. Güneş, denizin içinden olgun bir portakal gibi yükseliyormuş gökyüzüne. Bir dahaki sefere deyip, notumuzu aldık elbette. 1866 yılından beri denizcilerin yolunu aydınlatan İğneada Feneri, şimdilerde yazlık sitelerin arasına sıkışıp kalsa da, kesinlikle görülmeye değer bir yapı.
Yolunuz İğneada'ya düştüğünde mutlaka İğneada Feneri'ni de görün. Şimdiden keyifli bir tatil geçirmenizi dileriz.