Akdeniz Bölgesi’nin en önemli tarihi değerlerinden biri olan Kızkalesi, bulunduğu mahalleye de adını vermiştir. Deniz Kalesi olarak da anılan Kızkalesi, sahile yakın bir noktada bulunan küçük bir adacığın üzerine inşa edilmiştir. Yapımıyla ilgili mitolojik bir hikayeye de sahip olan kalenin karşısındaki ana karaya uzaklığı ortalama 600 metre kadardır. Araştırmalar sonucunda kalenin içinde bulunan bir yazıttan 1199 yılında I. Leon tarafından yaptırılmış olduğu tespit edilmiştir. Kızkalesi, 1361 tarihinde Kıbrıs Krallığı tarafından ele geçirildiği de anlaşılmaktadır. Strabon’un hikayelerinde de, Roma döneminde korsanların burasını barınak olarak kullandıklarından da bahsetmektedir. Bu kalede Bizans ve Ermeniler tarafından tam karşısında bulunan karadaki Krykos kalesi kadar önem teşkil etmiştir. Mersin Müzesi tarafından yapılan temizlik kazısı sırasında kalenin orta alanında bir yapı kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı kompleksi içerisinde bir şapel yer aldığı tespit edilmiştir. Yapı topluluğu ile müşterek plan veren bu şapelin, kalenin avlusunda bulunan diğer şapelden daha eski olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca tabanda mozaiklerin yanı sıra opus sectile zemin döşemesi de uygulanmıştır. Kalenin giriş kapısı kuzeydedir. Burada da devşirme malzeme kullanılmıştır. Yine zaman zaman moloz taşların kullanıldığı yerler büyük bir olasılıkla Lusignanlar dönemine ait olmalıdır. 192 m. uzunluğundaki mazgal delikleri açılmış kale suru üzerine 8 tane üçgen, dörtgen ve yuvarlak biçiminde burçlar oturtulmuştur. Kalenin ortasındaki avluda da çoğunlukla tahrip edilmiş mozaikler bulunmaktadır. Batıdaki sur boyunca uzanan iyi korunmuş bir galeri ile buradan denize açılan bir kapı bulunmaktadır. Çevresindeki odalar orta mekandaki salona açılmaktadır ve kare planlı odaların zemini kuzeye doğru yükselmektedir. Taban mozaiği üzerinde yuvarlak saç örgüsü içinde beş satır yazı ve alanın batı köşesindeki revak üzerinde de başka bir yazıt bulunmaktadır. Ancak yazıtların sayısı daha fazladır. Kale avlusu içerisinde sarnıçlar da bulunmaktadır.