7 mekandan 7 tanesi gösteriliyor
Girne Kalesi, 7. yüzyılda Arap akınlarına karşı kentin korunması için yapılmıştır. Kalenin yenileme süreci 1373'te Cenevizliler Kuşatması ile ara bulmuş ve ardından tekrar devam etmiştir. Venedikliler ele geçirdiklerinde, Osmanlı saldırılarına göre yeniden inşa etmişler ancak bu önlemlere rağmen 1570 yılında kaleyi Osmanlılar'a teslim etmişlerdir.
Girne dağlarında 950 metre yükseklikte kurulan Buffaveneto Kalesi, Lüzinyanlılar döneminde hapishane olarak kullanılmıştır. İsmi de Aslan Şatosu olarak bilinmekteymiş. Buffavento'nun kelime anlamı ise "rüzgara boyun eğmeyen" demektir. Kaleden bakıldığında Trodos Dağları ve Lefkoşa'nın tüm güzelliği gözler önündedir.
Gotik sanatın eşsiz örneklerinden olan Bellepais Manastırı, Beşparmak Dağları'nın eteklerinde kurulmuştur. İsmi Fransızca'da Barış Manastırı anlamına gelmektedir. Kıbrıs, Osmanlılar tarafından alındıktan sonra manastır, Yunan Ortodoks Kilisesi'ne verilmiş.
Türklerin Kıbrıs'ı almak üzere olduğu dönemde Venedikliler Lefkoşa şehrini savunabilmek için kentin çevresindeki eski Lüzinyan surlarının yerine 1567 yılında yeni Lefkoşa surlarını yapmaya başladılar. Daire şeklinde 3 mil çevresi olan bu surların üzerinde her biri bir kale sayılabilecek 11 burç ve 3 kapı bulunuyor.
Eski Arkhangelos Kilisesi, Girne ve çevresinde toplanan ikonların sergilendiği bir ikon müzesi olarak kullanılıyor. Kilisenin çan kulesi, 1860 yılında inşa edilmiş olan kiliseye 25 yıl sonra ilave edilmiş ve Girne'nin her yerinden görünüyor.
Arap saldırılarına karşı koruması için yapılan kalelerden birisi de St Hilarion Kilisesi'dir. İsmi bir azizden gelmektedir. Buraya 10. yüzyılda manastır ve kilise inşa ettirilmiştir. Kalenin adına ilk kez 1191'li yıllarda rastlanmıştır.
Selimiye Cami, Kıbrıs'taki en büyük görkemli ibadethane ve en önemli gotik mimari eser olarak kabul ediliyor.