Serüven Fırtına Deresinin Çamlıhemşin İlçesinde şirin Zilkale (eski adı Koluna) köyünden başlar. Dünyanın tabiatıyla en zengin yerlerinden biri olan bölgemizin en önemli sorunu olan işsizlik ve geçim sıkıntısı gurbetçiliği zorunlu kılmıştır.
Dedelerimiz o dönemde yıllarca açlık dünyasında fırıncılık mesleğini idame ettirmişler, yıllarca fırınlarda çalışıp köylerine para getirmişlerdir.
Dede Yusuf Bostancıdan öğrendikleri mesleklerini Çamlıhemşinin Pazar ilçesinde ve Ordu’da uzun yıllar devam ettiren Şevki ve Şemi Bostancı kardeşler için İstanbul’la kucaklaşma sonunda gerçekleşmiştir.
Hemşeri ve köylüsü olan Bilal Pişki’ne ait Anadolu Hisarı Göksu deresi kenarındaki fırında uzun yıllar hamurlar pişirici ve tezgahtar olarak çalışmışlardır. Ekmeğin karneyle satıldığı o yıllarda işsizlik ve yokluk korkulu bir rüya gibiydi. Anadolu Hisarı, İstinye ve Emirgandaki fırınlarda uzun yıllar hem imalat hemde idareci olarak çalışmışlar.
Artık kendi işlerini kurma zamanı geldiğinde ilk deneyimlerinide Yeniköy’de gerçekleştirmişlerdi. İki yıl süren bu deneyim talihsiz bir istimlak kararıyla son buldu. Kısa bir ara verildi ve 1957 yılında KİREÇBURNU FIRINI zorluklarla faaliyete başladı. Az miktarlarda yapılan odun ateşiyle kara fırında pişirilen sandowiç, pide, poğaça ve börekler kısa zamanda tüm İstanbul’un ağız tadı,damak zevki oldu.
Zaman içinde Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlarımızın öneri, desteği ve yönlendirmeleri ile çesitli çay kurabiyeleri, kırık kıraklar, paskalya çörekleri , börek ve baklavalar kendine has lezzeti ile herkesin ve her kesimin beğenisini topladı. Artık insanlar uzak yakın demeden o yıllarda şehrin bir köşesi sayılan Kireçburnu’na Meşhur Kireçburnu Fırının’dan alışveriş yapmaya geliyorlardı. 1970-1980’li yıllarda Meşhur Kireburnu Fırınının Adı İstanbul’un sınırlarını çoktan aşmış bulunuyordu.
Bügüne kadar süre gelen bu başarılı çalışmanın elbetteki bazı önemli nedenleri diğer bir tabirle işin sırrı sayılabilecek çok önemli kişisel katılım söz konusuydu. Bunlardan en önemlisi Dürüstlüktü. Gerek çalışanlarına ve gerekse müşterilerine bügüne kadar süre gelen Dürüstlük başarının en önemli unsuru olmuştur.
Kullanılan malzemenin varolan hammaddeler içindeki en kalitesini oluşturması bir diğer önemli noktadır. Odun ateşiyle kara fırında pişirilen Poğaçalar, Börekler, Kurabiyeler bir başka oluyordu. Bazen ustanın aceleyle veya dalgınlıkla eksik malzemeyle yoğurduğu hamuru fırını adeta derler toparlar eksiklerini giderir fıstık gibi pişirirdi.
Bügün halen ustabaşı sayılan çalışanlarımız o günlerde çalışan ustaların yetişdirdiği çıraklardır. Ustalık elden ele süregelmiştir. Kardeşlerden Şevki Bostancı (Şevki Usta)1988 yılında Hakkın Rahmetine Kavuşmuş . Şemi Bostancı 79 yaşında oğlu Osman Bostancı ile birlikte halen işinin başındadır ve çalışmaya devam etmektedir.