Helenistik Dönem’in en görkemli yerleşim merkezlerinden biri olan Pergamon Antik Kenti, İzmir’in Bergama ilçesi sınırları içinde tüm görkemiyle yer almaktadır. Bergama ve çevresinin geçmişi hakkından önemli bilgiler veren bu muazzam antik kent kalıntıları M.Ö. 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Bergama adı, Pergamon isminin biraz değişerek günümüze gelmiş hali olmasının yanında ‘korunaklı kale’ anlamı da taşır. ‘Kale Tepesi’ olarak bilinen yerin en üst kısmına kurulan kent, daha sonra yamaçlardan ovaya doğru genişlemiştir. Pergamon kenti, MÖ 281-133 tarihleri arasında bölgede yaşamış olan Pergamon Krallığı’na başkentlik yapmıştır. Pergamon, bir söylentiye göre adını kahraman olarak bilinen Pergamos’tan almıştır. Hatta Teuthrania kralını öldüren Pergamos’un ele geçirdiği bu kente kendi adını verdiği de söylenir. Diğer bir rivayete göre de Teuthrania Kralı savaşta Pergamos’tan yardım istemiştir ve Pergamon’dan gelen bu yardım sonucu savaştan zaferle döndüğü için iki kent kurmuştur ve birine yardımlarından dolayı Pergamos’un ismini vermiştir. Antik Pergamon kenti, Kale Tepesi’nde yapılan teraslamalar üzerine kurulmuştur. Kenttin; tapınakları, sokakları, sosyal ve ticari meydanları ayrıntılı olarak incelendiğinde Helenistik Dönem’in en muhteşem şehir merkezlerinden biri olduğunu ispatlamaktadır. Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, Athena Tapınağı, Demeter Tapınağı, 200.000 rulo kitaptan oluşan ünlü Pergamon Kütüphanesi, tiyatro, gymnasion, kral sarayları, Traian Tapınağı, su yolları, çeşmeler, sarnıçlar ve arsenaller Kale Tepesi’nde inşa edilmiş dünyaca ünlü yapılar arasında sayabiliriz. Mevcut olan ve ele geçirilen yazılı belgelerde Pergamon Antik Kenti’den ilk olarak İ.Ö. 4. yüzyılda bahsedilmiştir. İzmir’in tarihi bir yeri olma özelliğini günümüzde bile hala koruyan ve hala ayakta kalmayı başaran Pergamon, tarihteki önemli olaylara da tanıklık etmiş antik bir şehir. İzmir’in kendine çeken havasında tatil yaparken Pergamon’u mutlaka dinlemeye gidin. Anlatacak çok şeyi var size. Tepenin en yüksek noktasında yer alan ve kentin yönetim merkezini oluşturan Akropol’un olduğu noktaya teleferikle de çıkılmaktadır. Teleferikle çıkarken de muhteşem bir Bergama manzarası sunan Akropol, 330 metrelik bir rakımdadır. Bergama krallarının sarayları, tiyatro, kutsal alanlar, kütüphane, tapınaklar, agora, gymnasion, heroon ve diğer Roma Dönemi kalıntıları hep bu görkemli tepe üzerinde sıralanmaktadır. 1878 yılında başlayan Pergamon Antik Kenti kazıları esnasında çıkarılan en önemli eserler arasında Zeus Sunağı, bugün maalesef ki ana vatanından yüzbinlerce kilometre uzaktaki, Berlin’in Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir. Helenistik Dönem anıt mimarisinin ve heykel tıraşçılığının en güzel örneği olan ve Zeus’a adanan yapıt, 2. Eumenes zamanında, Galatlara karşı kazanılan zaferin anısına yapılmış sunaktır. Temelin üzerindeki 130 m uzunluğunda, 2,30 m yüksekliğindeki kabartmalı frizde, Gigantlarla Olymposlu tanrıların savaşıyla ilgili sahneleri en görkemli şekliyle betimlenmiştir. Ören yerindeki en görkemli yapılardan bir diğeri ise baş döndüren yüksekliğiyle Traian Tapınağı’dır. Tapınağın üç tarafı galerilerle çevrilidir. Yaklaşık 70 derecelik bir açıya sahip olan ve dünyanın en dik antik tiyatrosu olarak kabul edilen tiyatro da yine Akropol alanında bulunmaktadır. Yaklaşık 10.000 kişilik antik tiyatronun 80 sıralı seyir bölümünün en üst katı ile orkestra arasında 36 m’lik bir kot farkı bulunmaktadır. Tiyatronun terasının üstündeki Athena Kutsal Alanı, bugün yalnızca temelleri kalan, Bergama’nın en eski tapınağıdır. Tapınak, kentin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmıştır. Helenistik Dönem’de yaptırılan ve sahip olduğu 200.000 yazma eserle döneminin en büyük 2. kütüphanesi olan Pergamon Kütüphanesi, kent Roma egemenliği altına girdiği dönemde imparator Antonius tarafından Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya hediye edilmiştir. Bergamalılar, kendi icatları olan parşömen kağıdından yapılmış kitaplarla, bu kütüphanede büyük bir kültür hazinesi yaratarak o günkü değerlerinin gelecek kuşaklara hatta bizlere kadar aktarılmasını sağlamışlardır. Akropol’de yer alan tapınaklara göre oldukça sade yapılar olan saraylar, depolar, son derece detaylı şekilde planlanmış su yolları ve yukarı agora da olan pazaryeri oldukça etkileyici yapılardandır. Kale Tepesi’nin yamacında yer alan Demeter Kutsal Alanı, Hera Kutsal Alanı ve tiyatro terasının kuzey ucunda yer alan, İon tarzında tamamen mermerden inşa edilmiş Dionysos Tapınağı, bu büyüleyici antik kentin bir diğer muazzam güzellikteki yapısıdır. Yakın zamanda hayata geçirilen bir projeyede sahip olan PErgamonu detaylı olarak de şu şekilde inceleyebileceksiniz. Projenin adı ‘Tarih Üç Boyutlu Canlanıyor.’ Bu proje ile antik yapıların yanlarındaki panolara karekod sisteminin oluşturulmasıyla başlıyor. Antik kente gelen gezginler, akıllı telefon gibi tüm akıllı cihazlarına ücretsiz olarak indirecekleri bir uygulamayla Kızıl Avlu’nun, Zeus Sunağı’nın, Athena Tapınağı’nın ve Zeus-Asklepios Tapınağı’nın iki bin yıl önceki görüntülerini 360 derece sanal olarak da yerinde izleyebilecekler.