Ülkemizin en büyük ikinci gölü olma özelliğine sahip olan Tuz Gölü, Ankara, Konya ve Aksaray sınırlarının kesişiminde yer almaktadır. Tuz ihtiyacımızın %60’ ından daha büyük kısmını karşılayan göl, aynı zamanda Afrika ve Suriye ayrımındaki en alt noktada yer alan Lut Gölü’ nden sonra dünyanın en tuzlu ikinci gölüdür.
Etrafı platolarla çevrilidir ve tektonik çukurluğun en derin bölgesindedir. Gölde yaşayan pek çok alg nedeniyle rengi hafif kızıla çalmaktadır. Tuz Gölü’ nün oluşumunda etrafında yer alan kayaçların büyük etkisi vardır. Yağışların da etkisiyle kış aylarında su oranı artan göl yaz aylarında kurumakta ve tuz oranı artmaktadır.
Gölün en belirgin özelliklerinden biri de pek çok farklı su kuşuna ev sahipliği yapmasıdır. Burada yer alan kuş çeşitleri arasında; flamingo, yaban kazları, kılıçgaga, turna, martı ve kocagöz bulunmaktadır. Göle su taşıyan büyük akarsu bulunmasa da birden fazla küçük çay bulunmaktadır.
Ancak bu çayların büyük bir kısmı da yaz aylarında kurumaktadır. Gölün uzun yıllardır anlatılagelen bir de efsanesi vardır. Efsaneye göre eskiden Tuz Gölü yaşlı ve cimri bir kadına ait olan üzüm bağıdır.
Bir gün bu bağında önünden geçen derviş çok susar ve kadından bir salkım üzüm ister ama kadın ona üzüm vermez. Derviş de “Tuzla buz olasın. ” diye beddua eder ve bağ tuza dönüşür. Oldukça turistik bir alan olan Tuz Gölü’ nde ziyaretçiler tuzların üzerinde yürüme şansı bulabilmektedir.
Fotoğraf meraklıları için de muhteşem bir alan sunun göl çeşit çeşit kuşları, kendine has pembe rengi ve güneşin batışı ile ülkemizin sahip olduğu eşsiz duraklardan biridir.